Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit.
Türkiye
İrem Çoban, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Dijital Oyun Tasarımı Bölümü'nde doktor öğretim üyesidir ve deneysel film yapımı, video kolaj ve görsel hikaye anlatımı alanlarında uzmanlaşmış bir multimedya sanatçısıdır. Galatasaray Üniversitesi'nde iletişim alanında, lisans derecesini birincilikle aldıktan sonra, aynı kurumda medya ve iletişim çalışmaları alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ardından, Maltepe Üniversitesinde sinema alanında, sanatta yeterlik derecesi almıştır. Sanatta yeterlik tezi, 2020 Shenema Uluslararası Kısa Film Festivali kapsamında, Doktora Tezi Araştırma Bursu'na layık görülmüştür.
Sanatsal çalışmaları, ABD, Japonya, Yunanistan, Kanada ve Güney Kore gibi ülkeler de dahil olmak üzere, dünya çapında saygın grup sergilerinde, festivallerde sergilenmiştir. İtalya Lecce’de bulunan Primo Piano LivinGallery tarafından düzenlenen Art Woman 2020 Geo-Graphies Sergisi’nde, En İyi Teknik Uygulama Ödülünü almıştır. Kısa filmi "Hear," uluslararası film ve sanat festivallerinde gösterilmiştir. Barselona'daki Espronceda Sanat ve Kültür Enstitüsü'nün ev sahipliği yaptığı Immensiva 2022'nin, yerleşik sanatçılarından biridir. Mayıs 2023'te Polonya, Wrocław'daki Eugeniusz Geppert Sanat ve Tasarım Akademisi'nde, misafir eğitmen olarak VR Gravity Sketch atölyeleri gerçekleştirmiştir.
Çoban, Üç Eser koleksiyonuyla Londra merkezli Sedition Art Platform'u sanatçılardan biridir. Londra, İstanbul ve Dubai'de faaliyet gösteren, dijital sanat küratörlüğü ve araştırması için kadın liderliğindeki bir girişim olan capitArtX'in kurucu ortaklarındandır. Ayrıca toplumsal cinsiyet ve sanat/sinema üzerine çeşitli akademik yayınları bulunmaktadır; “Yeni Medyada Görsel Küresel Politikalar” kitabının editörlerinden biridir.
Yapay Zekâ (YZ), uzun süredir, film prodüksiyonunu özel efektler ve animasyon yoluyla zenginleştirmiş olsa da yaratıcı sürece daha derin entegrasyonu, farklı soruları gündeme getirmektedir. Bu bağlamda çalışma, Yapay Zekâ destekli film yapımcılığının yeni ortaya çıkan alanını incelemekte ve bu alanın, görsel kompozisyonu yeniden tanımlama potansiyelini araştırmaktadır. Bu amaçla çalışmada, YZ’nın sinematik anlamı nasıl dönüştürdüğü, örneklem olarak seçilen “The Frost” (2024) adlı YZ ile üretilmiş kısa film üzerinden, Christian Metz’in (1974) göstergebilimsel film analizi çerçevesinde incelenmektedir. Metz’in göstergebilimsel analiz yöntemi doğrultusunda film, sentagmatik (sıralı düzen) ve paradigmatik (ilişkisel bağlantılar) eksenlerde analiz edilmektedir.
Çalışmada elde edilen sonuç, Yapay Zekânın, film yapım süreci üzerindeki etkisinin hâlâ gelişmekte olduğudur. Filmde yer alan karakterler, herhangi bir aksiyon içinde bulunana kadar gerçekçi etkide görsel tasarıma sahip olsa da harekete başladıkları zaman, senkronu bozuk ve tekinsiz biçimlerle, izleyiciyi anlatının dışına çıkarmaktadır. Bu durum, Sigmund Freud’un (1919/2003) tekinsizlik kavramı ve Masahiro Mori’nin (1970/2012) tekinsiz vadi fenomeni ile örtüşerek, izleyicide rahatsız edici bir etki oluşturmaktadır.
Film, geleneksel anlatı kodlarını barındırsa da YZ kaynaklı görsel anomaliler ve zaman algısını bozan estetik tercihler, anlatının akıcılığını bozarak izleyiciyi yabancılaştırmaktadır. Bu nedenle YZ destekli film yapımcılığının, geleneksel film diline meydan okuyan yeni anlamlandırma biçimlerine zemin hazırladığını belirtmek mümkündür. Ancak, sinematik anlamın güçlü ve akıcı şekilde inşa edilebilmesi için, YZ tabanlı görsel üretim tekniklerinde ilerlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Sinema, Yapay Zekâ, Göstergebilim, Film Yapımı, Video Tasarımı
Although artificial intelligence (AI) has long enriched film production through special effects and animation, its deeper integration into the creative process raises critical questions. In this context, this study examines the emerging field of AI-assisted filmmaking and explores its potential to redefine visual composition. To this end, the research analyzes how AI transforms cinematic meaning within Christian Metz’s (1974) semiotic film analysis framework, using “The Frost” (2024), a short film entirely generated by AI, as a case study. Applying Metz’s semiotic analysis, the film is examined along syntagmatic (sequential arrangement) and paradigmatic (relational connections) axes.
The findings suggest that the impact of AI on filmmaking remains in its developmental stages. While the characters initially appear visually realistic, their movements disrupt synchronization, producing an unsettling effect that distances the audience from the narrative. This phenomenon aligns with Sigmund Freud’s (1919/2003) concept of the uncanny and Masahiro Mori’s (1970/2012) uncanny valley hypothesis, generating a sense of discomfort in viewers.
Although the film adheres to traditional narrative codes, AI-induced visual anomalies and aesthetic distortions of time perception disrupt its fluidity, ultimately alienating the audience. Thus, AI-driven filmmaking challenges conventional cinematic language by introducing new meaning-making processes. However, achieving a coherent and immersive cinematic experience requires further advancements in AI-based visual production techniques.
Cinema, Artificial Intelligence, Semiology, Filmmaking, Video Design